Fırında Kapama Kaç Derecede Pişer? Bir Tariften Fazlası: Toplumsal Cinsiyet ve Sosyal Adalet Üzerine Düşünceler Bazı sorular vardır ki, ilk duyduğunuzda çok basitmiş gibi gelir: “Fırında kapama kaç derecede pişer?” Mesela… Cevabı da bellidir aslında: 180-200 derece civarında, kontrollü bir ısıda, sabırla pişer. Ama biraz durup düşününce fark edersiniz ki mesele yalnızca mutfakta değil, hayatın kendisindedir. Çünkü bir yemeğin nasıl piştiği kadar, o yemeği kimin pişirdiği, kimler için pişirdiği ve bu sürecin arkasındaki görünmeyen emekler de önemlidir. Bugün bu yazıda sadece bir tarifin peşine düşmeyeceğiz. Aynı zamanda, bir tepsi kapamanın fırında aldığı ısı kadar toplumun içinde aldığı anlamı da konuşacağız.…
Yorum BırakKategori: Makaleler
Kelimenin Şifasıyla Görmek: Göz Tembelliğine Ne İyi Gelir? “Kelimeler bazen bir merhemdir; kimi zaman bir yara, kimi zaman da iyileştirici bir ışık.” Bir edebiyatçının dünyasında her hastalığın, her eksikliğin bir metaforu vardır. Göz tembelliği —tıpta “ambliyopi” olarak anılan bu durum— yalnızca bir görme bozukluğu değil, aynı zamanda çağın görsel yorgunluğunun sembolüdür. Bu yazıda, kelimelerin dönüştürücü gücüyle hem gözün hem de ruhun tembelliğine iyi gelen unsurları arayacağız. Çünkü bazen bir metin, bir bakış kadar iyileştiricidir. Bakmanın Tedavisi: Dikkatin Sanatı Göz tembelliği için tıbbi olarak önerilen egzersizler vardır; bir göz kapatılır, diğeri çalışmaya teşvik edilir. Edebiyat da benzer bir tedavi uygular: Okurun…
Yorum BırakAslan ve Kaplan Kavga Ederse Kim Kazanır? – Geleceğin Savaş Arenasında Güçten Fazlası Gerekir İnsanoğlunun binlerce yıldır bitmeyen meraklarından biri: “Aslan mı güçlüdür, yoksa kaplan mı?” Bu soru çocuklukta başladığımız bir tartışmadır ama işin içine biraz düşünce ve vizyon kattığımızda, sadece iki yırtıcı arasındaki bir dövüşten çok daha fazlasını görürüz. Çünkü mesele artık yalnızca fiziksel güç değil; strateji, çevresel koşullar, değişen dünya düzeni ve hatta türlerin geleceğe nasıl adapte olacağıyla ilgilidir. Şimdi gelin, aslan ile kaplanın kavgasını geleceğin gözlüğüyle izleyelim. Gücün Evrimi: Artık Sadece Pençe Değil, Akıl da Konuşuyor Aslan ve kaplan, doğanın en ihtişamlı iki yırtıcısıdır. Aslan, Afrika’nın açık…
Yorum BırakGösterme Anlatım Tekniği Nedir? Kültürlerin Ritüelinde Anlamı Gösteren Bir Yolculuk Antropoloğun Daveti: Gözlemin Büyüsüne Adım Atmak Bir antropolog olarak, dünyanın dört bir yanındaki kültürlerin hikâyelerini dinlerken en çok dikkatimi çeken şey şudur: Her toplum, anlatmak yerine gösterir. Bir dans, bir yüz ifadesi, bir sessizlik… Tüm bunlar, dillerin ötesinde bir anlatım biçimidir. Bu bağlamda, edebiyatta kullanılan gösterme anlatım tekniği aslında insanlığın kadim anlatı reflekslerinden biridir. İnsan, tarih boyunca duygu ve düşüncelerini açıklamaktan çok, onları göstermeyi seçmiştir. Çünkü gösteri, sözcükten daha kalıcıdır; iz bırakır. Gösterme Tekniği: Ritüelin ve Sembollerin Dili Gösterme anlatım tekniği, yazında karakterlerin duygularını ya da olayların atmosferini doğrudan söylemeden,…
Yorum BırakGörme Yetersizliği Türleri Nelerdir? Tarihsel, Bilimsel ve Toplumsal Bir İnceleme Görmenin Sınırlarını Anlamak Görme yetersizliği, yalnızca bir tıbbi durum değil, insanın dünyayı algılama biçimini kökten etkileyen bir olgudur. İnsanoğlu tarih boyunca “görme”yi bilginin, gücün ve farkındalığın simgesi olarak değerlendirmiştir. Ancak görmenin sınırları, hem biyolojik hem de toplumsal düzeyde hep tartışma konusu olmuştur. Görme yetersizliği, sadece ışığı algılama kapasitesinin azalması değil, aynı zamanda bireyin çevresiyle kurduğu ilişkinin dönüşümüdür. Tarihsel olarak Antik Yunan’da görme kaybı “tanrısal bir işaret” olarak kabul edilirken, Orta Çağ’da ise bir tür “ceza” olarak yorumlanmıştır. Modern tıbbın gelişmesiyle birlikte, görme yetersizliği artık bir kader değil, anlaşılabilir ve yönetilebilir…
Yorum BırakGörme Engelli Bireylere Karşı Nasıl Davranmalıyız? – Siyaset Biliminin Işığında Bir Toplumsal Sorgulama Bir siyaset bilimci için toplum, yalnızca bireylerin bir arada yaşadığı bir organizma değildir; aynı zamanda iktidar ilişkilerinin, ideolojik söylemlerin ve vatandaşlık bilincinin iç içe geçtiği dinamik bir yapıdır. Bu bağlamda, görme engelli bireylere karşı davranış biçimimiz, sadece bir etik mesele değil, aynı zamanda toplumsal düzenin güç ilişkilerini nasıl yeniden ürettiğinin bir göstergesidir. Peki, engellilik meselesine yaklaşımımız, iktidarın dilinden mi konuşuyor, yoksa eşit yurttaşlık fikrinin peşinde mi koşuyoruz? İktidarın Görünmeyen Yüzü: “Normal” Olanın Siyaseti Toplumsal düzen, çoğu zaman “normal” olanın kim olduğunu tanımlayarak işler. Görme engelli bireyler, bu…
Yorum BırakE-Kamu Nedir? Dijital Devletin Sessiz Kahramanı Üzerine Sıcak Bir Sohbet Bir sabah kahveni eline alıp “artık şu vergi işini halledeyim” diye düşünüyorsun. Eskiden olsa dosyalar, kuyruklar, sıra numaraları derken gün biterdi. Şimdi ise birkaç tıkla işin bitiyor. İşte tam o anda “e-kamu” denilen kavram, hayatına sessizce dokunuyor. Bu yazıda, e-kamunun ne olduğunu yalnızca tanımlamayacağız; onun arkasındaki dönüşümü, insan hikâyelerini ve geleceğe dair izlerini konuşacağız. Hadi, kahveni tazele — çünkü biraz veri, biraz hikâye, biraz umut var bu satırlarda. E-Kamu Nedir? (Kısaca, Devletin Dijital Yüzü) E-kamu, “elektronik kamu hizmetleri” anlamına geliyor. Kısaca, devletin sunduğu hizmetlerin dijital ortama taşınması demek. Vergi ödemeden,…
Yorum BırakArnavutlar Dindar mı? Kökenler, Bugüne Yansımalar ve Yarınlara Bakan Bir Hikâye Şöyle bir masaya yayılalım; fincanlarda kahve, pencereden süzülen şehir uğultusu… O meşhur soruyu bir arkadaş meclisinde konuşur gibi soralım: “Arnavutlar dindar mı?” Bu, sadece ibadet sıklığını ölçen bir anket sorusu değil; hafızanın, kimliğin ve yarın için kurulan hayallerin dokunduğu geniş bir hikâye. Gelin, sıcak bir sohbetin içinden yürür gibi; geçmişe, bugüne ve yarına uzanalım. Kısa Cevap: Tek Renk Değil, Zengin Bir Mozaik Arnavut toplumu, tarihin farklı dönemlerinden devraldığı inanç katmanlarını birlikte taşıyor: Sünniler, Bektaşiler, Katolikler, Ortodokslar ve kendini dine mesafeli hissedenler bir arada. 2023 Arnavutluk nüfus sayımı, Müslümanları (çoğu…
Yorum Bırak10 Görgü Kuralı ve Psikolojik Temelleri: İnsan Davranışlarının Sessiz Dili Görgü kuralları… Basit bir selam, kibar bir teşekkür ya da sırada beklerken sabırla durmak. Günlük yaşamda fark etmeden uyguladığımız bu davranışların ardında karmaşık bir psikolojik yapı yatar. Bir psikolog olarak, insanların sosyal etkileşimlerde neden belirli davranış biçimlerini tercih ettiğini ve bu davranışların hangi bilişsel, duygusal ve sosyal süreçlerle şekillendiğini anlamaya çalışırım. Aslında, görgü kuralları sadece “toplumun bizden beklediği davranış biçimleri” değildir; bunlar aynı zamanda insan beyninin sosyal uyum sağlama ve kabul görme mekanizmalarının birer yansımasıdır. — 1. Selamlaşmak: Sosyal Bağın İlk Tuğlası Selam vermek, sosyal psikoloji açısından bir “yakınlık sinyali”dir.…
Yorum BırakGıdık Nasıl Yazılır? Geçmişin İzinde Bugüne Yolculuk Geçmiş, aslında yalnızca eski olaylar ve kaybolmuş zamanlardan ibaret değildir. Bazen, geçmişin derinliklerine inmek, bize bugün yaşadığımız dünyayı ve dili daha iyi anlamamıza yardımcı olur. Bir tarihçi olarak, hepimiz birbirinden farklı kelimelerle, farklı kavramlarla geçmişi şekillendiriyoruz. Ancak bazen, dilin incelikleri ve küçük detayları, toplumların düşünsel evriminde çok önemli yerler tutar. Örneğin, “gıdık” kelimesinin yazımı üzerine yapılan tartışmalar, dilin zaman içindeki değişimini ve evrimini anlamamıza ışık tutar. Gıdık kelimesi nasıl yazılır? Bu basit bir soru gibi görünebilir, ancak altında yatan dilsel kırılmalar ve toplumsal dönüşümler, tarihsel bağlamda çok daha fazlasını ifade eder. Gıdık Kelimesinin…
Yorum Bırak