Bir İnsana Değer Vermek Ne Demek?
Bir insana değer vermek, aslında ne demek? Bunu hep duyarız; ama nedir bu “değer vermek”? Gerçekten ne anlama gelir? Bu terim, günümüzün bireyselci ve bencil toplum yapısında, bana kalırsa giderek daha da yavanlaşıyor. Bir insana değer vermek, sadece ona sürekli ilgi gösterip, ona en iyi şekilde hizmet etmek midir? Ya da daha derin bir anlamı var mı? İşte tam da bu sorular, toplum olarak yanlış bildiğimiz bazı kavramları yüzümüze çarpıyor. Ve bu yazı, bu kavramı tartışmak için biraz cesur olacak.
Değer Vermek ve Çıkar İlişkileri
Bir insana değer vermek, çoğu zaman bir çıkar ilişkisine dayanır. Evet, çok sert oldu belki ama gerçek bu. Kimi zaman yalnızca birine değer veriyoruz çünkü o kişi, bizim için bir şey ifade eder ya da yaşamımızda bir işlevi vardır. Sosyal medyada sürekli etkileşimde olduğumuz kişilerle değerli oluyormuşuz gibi hissediyoruz. Ama sormak gerek: Gerçekten mi? Birine değer vermek, sadece onun bize bir şey sunmasından mı ibaret?
Bir insanın, tamamen kendiliğinden, sadece o olduğu için değerli olması gerektiğini savunmak, ne kadar da romantik bir düşünce. Gerçek dünyada, çoğu kişi birbirine yalnızca sunduğu şeylere göre değer veriyor. Bir iş ilişkisi ya da belirli çıkarlar, çoğu zaman insanın değerli olduğunu hissettiren unsurlar oluyor. Değer verdiğimiz insanları bu düzeye indirgemek, aslında onlar arasında sınıflandırmalar yapmaktır. Eğer gerçekten değer veriyorsak, o zaman kimseyi bir ‘işlev’ olarak görmemeliyiz. Çünkü gerçek değer verme, karşılık beklemeden yapılan bir şey olmalıdır.
Sonsuz Empati ve Verici Olmak
Bir insana değer vermek, bazen de empatiyle ilişkilendirilir. “Empati yapmalıyız,” denir. “Onu anlamalıyız,” denir. Bu gibi ifadelerle bir insanı değerlendirirken empati kurmak, doğru bir yaklaşım gibi görünüyor. Fakat empati, her zaman doğru bir şey midir? Bir insana değer verirken, empati kurmak, onu anladığınız anlamına gelir mi? Hangi ölçüde “anlamak” gereklidir? Çoğu zaman, empati kurmak, gerçekten ne hissettiğini anlamaktan çok, o kişiyi bir şekilde onurlandırmak için yapılır. Ama bazen insanlar, sadece anlaşılmayı istemeyebilir; bazen, yalnızca dinlenmek ya da kendi bildiklerini yaşamak isterler.
Empati kurduğumuz kişiye değer verdiğimizi düşünmek, aslında onun yerine kendimizi koyarak bir tür hakimiyet kurmak değil mi? Bu, empati olmanın ötesinde bir tür “üstünlük” olarak da algılanabilir. Bir insana değer vermek, yalnızca empati yaparak onun tüm dünyasını kabul etmek değil, bazen onu olduğu gibi bırakmak ve ona müdahale etmemek demek de olabilir. Çoğu zaman, değer vermek, müdahale etmekten kaçınmayı gerektirir.
Çoklu Değerler ve Gerçekten Anlamlı İlişkiler
Bir insana değer vermek, gerçekten onu tanımakla ilgilidir. Ancak, tanımak dediğimizde, o kişiyi sadece olumlu yönlerinden değil, aynı zamanda eksik yönlerinden de kabul etmek gerekir. Ama bir noktada, ne kadar samimi olabiliriz? Kendi kişisel sınırlarımız, başkalarına değer verme konusunda nasıl bir rol oynuyor? Bir insana değer verirken, o kişinin bizden ne kadar uzaklaşabileceğini, ne kadar değişebileceğini ya da farklılaşabileceğini kabul edebilir miyiz? Gerçekten birbirimizi seviyor muyuz, yoksa sadece kim olduğumuzu ve ne sunduğumuzu kabul etmeye mi çalışıyoruz?
Sonuçta Değer Vermek…
Bir insana değer vermek, o kişiyi kabul etmek ve olduğu gibi sevmek demekse, sorulması gereken bir soru var: Ne kadarını kabul edebiliriz? Bir insana değer verirken, bazen ona sınır koymak, bazen de tüm eksikliklerine rağmen yanında durmak gerekir. Ama en önemlisi, bu süreçte biz ne kadar “değerli” olabiliyoruz? Başkalarına değer vermek, aslında önce kendimize değer vermekle başlar.
Sizce, bir insana değer vermek sadece onun sunduklarıyla mı sınırlıdır? Yoksa gerçek anlamda değer vermek, sadece onun varlığını kabul etmekten mi geçer? Bu soruları kendinize sorarak, ne kadarını gerçekten yapabiliyoruz?